19 Ocak 2008 Cumartesi

ASIL EŞEK KİM?

Poliklinik önünde durmuş öylece bağrışıyorlardı.
Doktor:- Eşek senin babandır.
Hasta: -Asıl eşek senin babandır.
Doktor:- Terbiyesiz.
Hasta: -Asıl terbiyesiz sensin.
Doktor:-Ya defolup gitsene buradan.
Hasta: -Asıl sen defol.
Karşılıklı hakaretler ve hastanın asıllı cevapları. Koridorda yüze yakın insan bir sinema izler gibi izliyordu yaşananları. Hastanın her sesini yükselterek bağrışı kimi hastalarda gülümsemeye yol açıyor diğer yandan bu durum koridordaki diğer doktor ve sağlık personellerinde hafiften bir gol yemiş hissiyatı uyandırıyordu. Gol yemenin hıncıyla doktor arkadaşlarına nerde kontra atak der gibi bakıyorlardı diğer doktor ve sağlık çalışanları.
Doktor gecikmiyor ve daha bir celalleniyor bağırıp hastayı bertaraf etme telaşı ile araya polisli ve devlet memuruna hakaretli cümleleri sıkıştırmayı da ihmal etmiyordu. Az önce gülümseyen hastalara da avantajlı durumda olduğunu hatırlatıyordu bir bakıma. Hastalarda geri adım anlamında önüne bakmalar görüldüğünde maç bitmişti.
Sağlık çalışanlarında beklenen kontratağı görmenin tebessümü hastalarda deplasmanda olmanın hüznü vardı umutlar bir daha ki rövanştaydı.
Bir süre sonra doktor odasına girmiş hastada söylenerek oradan uzaklaşmaktaydı. Hastalarda bu doktor hep böyle sorun çıkarıyor iyi oldu havası, sağlık çalışanlarında da sorun çıkaranın hasta olduğu fikri hakimdi.
Sağlık çalışanlarının ve hastaların farklı açılardan bakarak haklı oldukları iddiasına bir diyeceğim yok. Zaten olayla ilgili ek bilgi edinme gereksinimi de duymadım.
Sizce kim haklıdır doktor mu, hastamı diye de sormayacağım.
Sorun bu değil ki. Sorun insanların bu derece gerginleşerek yüz yüze gelmeleri değimli?
Yaşananlarda bir cinnet hali var dersem herhalde abartmış olmam.
Ne yani bu gün doktor olan yarın hasta olmayacak mı? Yada doktora o şekilde bağıran hastanın çocuğu doktorun yerinde olsaydı ne düşünürdü?
Peki, şuan mecliste kabul edilen 2008 bütçesinden iki tarafa da ayrılan payın aynı olduğunu bilselerdi aynı şekilde bağırırlar mıydı?
Bütçeden sağlığa ayrılan payın sadece % 6 olduğunu, ama faizler ve dış borç ödemelerine bütçenin % 39 unun ayrıldığını duysalardı yinede bu derece öfke duyarlar mıydı bir birlerine?
Sağlığa ayrılan % 6 içinde doktorun maaşı, bebeğin aşısı, yeni açılacak sağlık kurumlarının yatırım giderlerinin yanında özel sağlık kuruluşlarına verilen teşviklerinde olduğunu bilselerdi acaba bir şey değişir miydi?
Asıl önceliklerinin birbirlerine “asıl senin….” demek yerine birada olmak olduğuna karar verselerdi.
Hasta:-Doktor evladım neden böyle niye biz hak ettiğimiz sağlık hizmetini
alamıyoruz?
Doktor:- Bak amca/teyze bütçeden sağlığa ayrılan pay yetersiz bu yüzden ben yeterli maaş alamıyorum, yeterli personel alınmadığı için çok çalışmak zorunda kalıyorum. Sende burada sıra bekliyorsun.
Hasta: -Doktor evladım bu bütçeden sağlığa daha fazla pay ayırsınlar o zaman.
Doktor:-Bu biraz zor çünkü bütçeden sağlığa fazla pay ayrılırsa faizler ve dış borç ödemelerine ayrılan kısımda azalma oluyor bu durumda IMF’nin hoşuna gitmiyor. Hükümette IMF’nin hoşuna gitmeyenden hoşlanmıyor.
Hasta:- O zaman hükümetin bizim hoşumuza giden bir bütçe yapmasını nasıl sağlarız onu düşünelim.
Doktor:-Bunun için senin bana benimde sana küfretmememiz lazım. Oturup konuşmamız lazım. Bir arada olmamız lazım. Senin anlayacağın zor iş en iyisi sen defol git buradan zaten işim başımdan aşkın.
Hasta:- Asıl sen defol.
Sağlıcakla…